29 Aralık 2013 Pazar

Yolcu

Şehir Tiyatrolarının 100. yaşını kutladığı bu sene 36 yıl sonra tekrar sahnelenen bir Nazım Hikmet oyunu Yolcu. Erdal Özyağcılar, Mustafa Alabora, Savaş Dinçel ve Candan Teksoy'un yerini günümüzde Bahtiyar Engin, Mehmet Avdan, Gün Koper ve Aslıhan Kandemir alıyor.
Oyun kuş uçmaz kervan geçmez bir kasabanın tran istasyonunda telgraf direğinin de devrilmesiyle dış dünyadan tamamen soyutlanan istasyon şefi, karısı ve makasçının , ansızın gelen bir Yolcu ile dışarıda devam eden dünyayı hatırlamaları, umut kurmalarını ve hatta yaşama belkide tekrardan sarılmalarını anlatıyor.
İnce ince işlenmiş olan dekor (çoğu Şehir Tiyatroları dekoru gibi Barış Dinçel'in elinden çıkmış) istasyonu ve dışındaki ıssızlığı, soğuğu öylesine iyi anlatıyorki, ilk defa oyunu en önden izlediğim için üzülüp keşke daha geriden sahneye daha hakim bir yerden izleyip dekoru daha iyi kavrayabilseydim diye düşündüm.
Usta Nazım'ın söylediği gibi:
"Daha güzel, daha iyi, daha doğru bir dünya...
Otlar, hayvanları değil... Onlar şimdi de güzel.
İnsanların daha iyi daha doğru bir dünya..."
İyi seyirler...




14 Aralık 2013 Cumartesi

Türkiye Kayası "Bir Göç Hikayesi"

Şehir Tiyatroları'nda geçen sene sahnelenmeye başlayan bir oyun "Türkiye Kayası" Bir Göç Hikayesi". Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan dört kişilik bir ailenin yol hikayesi. Arada kalan, ne oraya ne buraya ait olamayan göçmen hayatların hikayesi. Binbir umutla yola çıkan göçmen bir ailenin aslında kimselerin onları kucak açıp beklemediklerini fark etmelerinin hikayesi. 
Ailenin annesi rolündeki Hikmet Körmükçü ve babası rolündeki Nevzat Çankara kullandıkları başarılı Bulgar şiveleriyle bizleri inandırıyor bu ailenin başlarına gelenlere. Ve soruyoruz oyunun sonunda bizler de. Gitmek mi zor, kalmak mı?
İyi seyirler...






Kalpak

Devlet Tiyatroları'nın fırından yeni çıkmış,  dumanı üzerinde oyunlarından biri Kalpak. Normal koşullarda oyunlar hakkında yazmak  günler, aylar hatta yıllar sonra kısmet olduğu halde, bu oyunu seyredeli yaklaşık bir saat oldu ve arkadaşlarla oyun sonrası bişeyler içmek ve sohbet  etmek için oturduğumuz bir mekandan yazıyorum. Henüz oyunun tozu üzerimizdeyken yazıya dökmek istedim düşüncelerimi ve hatta düşüncelerimizi.
2. Dünya Savaşı sırasında esir düşen Rus asker Nikolai Kalpak'in bir Alman kadın ve kızının evine sığınmasıyla gördüğümüz savaşın diğer yüzünü seyrediyoruz oyunda. Savaş sadece cephede değil geride çoğunluğunu kadınların oluşturduğu kalanların dünyasında da yaşanıyor. Ve belkide en yıkıcı etkilerini onların üzerinde gösteriyor.
Oyun kimimiz için sürpriz bir finalle sona eriyor. Neden diye soruyoruz bizde tüm oyunda sorulduğu gibi. Neden?
Oyun hakkında hepimizin farklı görüşleri var. Ama oyuncuların ne kadar başarılı bir performans sergiledikleri  konusunda hepimiz hemfikiriz. Kalpak savaşın acı yüzünü ve sonuçlarını bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Dekorun da çok başarılı şekilde kullanıldığı, yaklaşık birbuçuk saat süren tek perdelik bu oyun sonunda biz de tekrar soruyoruz. Neden?
İyi seyirler...




8 Aralık 2013 Pazar

İstanbul Efendisi

6 sezondur devam eden, bir çok ünlü oyuncuyu barındıran Şehir Tiyatroları'nın klasikleşmiş müzikal oyunlarından biri İstanbul Efendisi.  Engin Alkan'ın oynayıp yönettiği bol müzikli, bol danslı, bol curcunalı, sahnede sürekli bir koşuşturmacının yer aldığı, söylenilen canlı şarkıları dinlerken mest olduğunuz, bir an bir konsere ya da bir fasıl programına geldiğinizi düşündürten kısaca iki buçuk saat sizleri tüm derdinizden tasanızdan arındıran bir oyun. Oyuncular özellikle şarkı söylerlerken o kadar başarılıydılar ki acaba asıl işleri müzik mi diye düşünmeden edememiştim. Özellikle 7 Numara günlerinden beri benim gibi sizde Engin Alkan hayranıysanız kaçırılmayacak bir oyun..
İyi seyirler...


Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım

İstanbul Şehir Tiyatroları'nın geçen sezon sergilemeye başladığı bir Haldun Taner oyunu. Bir Türk tiyatro klasiği demek daha doğrudur herhalde. Saf ve temiz Vicdani'yle onun her devrin adamı olmaya beceren arkadaşı Efruz'un hikayesi. Güldürürken düşündüren, düşündürürken güldüren oyunlardan biri . Hikaye eski gözükse de modernize edilerek günümüze uyarlanmaya çalışılmış. Müziklerinden danslarına, dekorundan oyunculuklara kadar çok emek verildiği belli olan bir oyun. Ancak özellikle ikinci yarıda bitmek bilmeyen sahneler ve diyaloglar oyundan ister istemez kopmama neden oldu. Sanki üç saat bu oyun için çok fazlaydı. Yine de keyifle seyredilen bir oyun olduğunu söyleyebilirim.
İyi seyirler...